Bize Ulaşın

Arabuluculuk Tutanağının Geçersizliği

  1. Ana Sayfa
  2. Yayınlarımız
  3. Arabuluculuk Tutanağının Geçersizliği
Arabuluculuk Tutanağının Geçersizliği
  1. Giriş

6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun (HUAK) yürürlüğe girmesiyle birlikte, bir alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemi olarak arabuluculuk ülkemizde giderek daha çok tercih edilmektedir. Arabulucu; arabuluculuk faaliyetini yürüten ve Bakanlıkça oluşturulan arabulucular sicile kaydedilmiş gerçek kişidir. Dava şartı arabuluculuk ve ihtiyari arabuluculuk olmak üzere iki tipi bulunmaktadır. Dava şartı (zorunlu arabuluculuk) kanunun zorunlu gördüğü ve dava şartı saydığı arabuluculuk tipidir. İhtiyari arabuluculuk ise, uyuşmazlığın tarafları arabuluculuğa başvurma konusunda ortak iradede buluştukları takdirde birlikte kendi tayin ettikleri bir arabulucuya veya adliyelerde yer alan arabuluculuk bürolarına başvurması ile başlayan gönüllük esasına dayanan alternatif uyuşmazlık çözüm sürecidir.

HUAK’ ın kabulünden sonra, Türk Hukuku’na üç farklı dava şartı arabuluculuk eklenmiştir. Bunlardan ilki, 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu ile getirilmiş; iş hukuku uyuşmazlıklarına ilişkin dava şartıdır. İkincisi, 7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun ile düzenlenen, ticari uyuşmazlıklarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan, alacak ve tazminat talepleri hakkındaki dava şartıdır. Üçüncüsü ise 7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunla düzenlenen tüketici hukuku kapsamında yer alan uyuşmazlıklara ilişkin dava şartıdır[1].

 

  1. Arabuluculuk Tutanağı

İster ihtiyari olsun ister zorunlu arabuluculuk görüşmelerinin sonunda bir tutanak tutulmak zorundadır. Bu tutanak arabulucu ve taraflar, tarafların varsa vekilleri imza atmak zorundadır. Eğer taraflardan birisi imza atmaktan imtina ederse, arabulucu bu durumu tutanağın altına şerh düşer. Son tutanak arabuluculuk faaliyetinin sonunda ve tarafların anlaştıkları, anlaşamadıkları veya faaliyet başka sebeple sona erdi ise bu sebep yazılmak şartı ile düzenlenir. Tarafların anlaşması halinde anlaşma belgesi düzenlenmektedir. Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması halinde, üzerinde anlaşılan hususlar hakkında taraflarca dava açılamaz.(HUAK md.18/5)

İlam, kısaca bir davanın mahkemece nasıl bir hükme bağlandığını gösteren resmi belgedir. Anlaşma belgesi için Sulh Hukuk Mahkemesinden icra edilebilirlik şerhi alınması kaydıyla ilam niteliğinde belge gücünü kazanacaktır. Diğer yandan taraflar, vekilleri ve arabulucu tarafından imzalanan anlaşma belgeleri icra edilebilirlik şerhi alınmaksızın ilam niteliğinde sayılmaktadır. Arabuluculuk anlaşma belgesi, maddi hukuka ilişkin bir borçlar hukuku sözleşmesidir[2].

 

  1. Arabuluculuk Tutanağının Geçersizliği Sebepleri

Arabuluculuk faaliyeti sonrasında, uyuşmazlığın tarafları arasında anlaşma sağlanacak olursa, bu anlaşmaya ilişkin arabuluculuk anlaşma belgesinin düzenlenmesi mümkündür. Arabuluculuğun tarafları, anlaşma belgesinin içeriğini belirlemek hususunda serbesttir. Bu durum sözleşme serbestisi ilkesinin bir görünümüdür. Ancak bu belge borçlar hukuku açısından bir sözleşme olarak nitelendirildiğinden, sözleşme serbestisinin sınırlarına uygun olmalıdır. Arabuluculuk anlaşma belgesi, taraflar varsa vekilleri veya kanuni temsilcileri ve arabulucu tarafından imzalanır.

Hukuken geçerli ve sağlıklı bir arabuluculuk anlaşma belgesinden söz edilebilmesi için, arabuluculuk faaliyeti sonrasında ulaşılan bir anlaşma olması ve tarafların iradelerini yansıtması gereklidir. Arabuluculuk anlaşma belgesinin, aşırı yararlanma (gabin)[3], sözleşmeye aykırılık, ehliyetsizlik, şekle aykırılık, irade sakatlığı veya sahtelik iddialarıyla yargılamaya konu edilebilmesi mümkündür.(BADUR, 2021, s.49.) Bu sebepler genel hükümsüzlük sebebi olarak kabul edilir.

Diğer yandan arabuluculuk mevzuatına ve arabuluculuk kurumunun genel ilkelerine aykırılık hallerinden kaynaklanan özel hükümsüzlük sebepleri de bulunmaktadır. Bunlar, arabulucunun tarafsız olmaması, gizliliğin ihlal edilmesi, görüşme öncesinde arabulucunun kendisini tanıtmaması, görüşmenin hangi yolla yapıldığının tutanağa yazılmaması (telekonferans, görüntülü görüşme, yüz yüze), tutanakta görüşme yeri ve tarihinin belirtilmemesi, alacak kalemlerinin açıkça yazılmaması,  tutanağın arabulucu nezaretinde imza edilmemesi, yapılan görüşmenin arabuluculuk görüşmesi olarak belirtilmemesi, arabuluculuk ücretinin tarifeye aykırı olarak belirlenmesi, arabuluculuk tutanağının usulüne uygun tutulmaması veya gerçeğe aykırı olarak tanzim edilmesidir.

Örneğin, arabulucunun davalı şirketin avukatı olarak görev yaptığı halde arabuluculuk görüşmeleri öncesinde davacı tarafı bu yönde bilgilendirmemesi, anlaşma belgesinde bu yönde bir açıklamaya yer verilmemesi, ilgili mevzuat çerçevesinde arabulucunun tarafsızlığından şüphe duyulmasını gerektiren önemli hal ve şartların varlığı kabul edilmelidir. Bu bakımdan söz konusu durum arabulucunun tarafsızlığını önemli ölçüde ortadan kaldıracağından, anlaşma belgesinin bu sebeple hükümsüzlüğü dava edilebilecektir[4].

 

  1. Görevli ve Yetkili Mahkeme

Dava açıldığında davaya bakmakla görevli ve yetkili mahkeme, arabuluculuk tutanağının iptalinde de aynı şekilde görevli ve yetkili olacaktır.

 

  1. Dava Açma Süresi

Tutanağın kesin hükümsüzlüğüne sebebiyet verecek, şekle aykırılık, emredici hükümlere aykırılık gibi hallerde ise dürüstlük kuralına aykırılık teşkil etmeyecek şekilde, söz konusu durumu öğrendikten makul bir süre zarfında davanın açılması gerekir.

Arabuluculuk anlaşmasının ve tutanağının imzalanmasında irade fesadı halleri bulunduğu takdirde, bu belgelerin Türk Borçlar Kanunu’nun 37. ve 39. maddeleri uyarınca iptali için, irade fesadı doğuran hallerin etkisinin ortadan kalktığı tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde dava açılması gerekir[5]. Yine aşırı yararlanmaya dayalı dava açma süresi, zor durumun ortadan kalkması veya düşüncesizlik ve deneyimsizliğinin farkına varmadan itibaren bir yıldır. Her halde sözleşme tarihi üzerinden beş yıl geçmesi ile dava açma hakkı düşer.

 

 

 

[1] BADUR, Emel, Arabuluculuk Anlaşma Belgesinin Borçlar Hukuku Açısından Değerlendirilmesi, Uyuşmazlık Mahkemesi Dergisi - Yıl 9, Sayı 18, 2021, s. 51.

[2] BADUR, 2021, s.67.

[3] Bir sözleşmede karşılıklı edimler arasında açık bir oransızlık varsa, bu oransızlık, zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden yararlanılmak suretiyle gerçekleştirildiği takdirde, zarar gören, durumun özelliğine göre ya sözleşme ile bağlı olmadığını diğer tarafa bildirerek ediminin geri verilmesini ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteyebilir. Bu durum aşırı yararlanma (gabin) olarak tarif edilir. Tacirlerin basiretli davranma yükümlülüğü olduğundan, zorda kalma (müzayaka) hali dışındaki aşırı yararlanma sebeplerine dayanması mümkün değildir.

[4] Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, Esas No: 2019/3694, Karar No: 2019/13040

[5] Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, Esas No: 2021/5860 Karar No: 2021/16271