Ceza hukuku, suç teşkil eden bir haksızlık ile bu haksızlıktan dolayı yaptırım uygulanabilmesi için gerekli şartların var olup olmadığını ele alan bir hukuk dalıdır. Bu kapsamda; suçun unsurları, ceza sorumluluğunun diğer şartları ve yaptırımlara ilişkin kurallar ceza hukukunun genel konularıdır. 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 1. maddesinde kanunun amacı şu şekilde ifade edilmiştir: “Ceza Kanununun amacı; kişi hak ve özgürlüklerini, kamu düzen ve güvenliğini, hukuk devletini, kamu sağlığını ve çevreyi, toplum barışını korumak, suç işlenmesini önlemektir. Kanunda, bu amacın gerçekleştirilmesi için, ceza sorumluluğunun temel esasları ile suçlar, ceza ve güvenlik tedbirlerinin türleri düzenlenmiştir.”
Öğretide ceza hukuku genel olarak kendi içinde üç alt başlık altında değerlendirilmektedir. Bunlar maddi ceza hukuku, ceza muhakemesi(usul) hukuku ve infaz hukuku olarak sıralanmaktadır. Maddi ceza hukukunun konusunu, suçun unsurları, ceza sorumluluğu için aranan şartlar ve son olarak yaptırımlar oluşturmaktadır. Ceza muhakemesi hukuku, suç işlendiği şüphesi üzerine gerçekte ortada suç teşkil eden bir eylem bulunup bulunmadığı, bulunması halinde kim tarafından ve ne şekilde gerçekleştirildiğinin aydınlatılmasına yönelik araştırma ve yargılama faaliyetlerinden oluşan süreci ve bu süreçte yer alan sujelerin hak ve yetkilerini düzenleyen kurallardan oluşmaktadır. Ceza infaz hukuku ise, ceza muhakemesi sonunda hükmedilen yaptırımların nasıl infaz edileceğini düzenlemektedir.
Ceza hukukunun toplumun gelişmişlik ve kültür düzeyi, sosyal ve ekonomik yaşantısıyla ilgisinin bulunması nedeniyle suç ve suçlulukla mücadele amacıyla ceza ve ceza muhakemesi alanında sistem tercihinde bulunulması devletin ceza siyaseti ile ilgilidir. Bu bağlamda ceza hukukuna ilişkin düzenlemeler bakımından kanun koyucunun; Anayasa’ya bağlı kalmak koşuluyla soruşturma ve yargılamaya ilişkin olarak hangi yöntemlerin uygulanacağı, toplumda belli eylemlerin suç sayılıp sayılmayacağı, suç sayıldıkları takdirde hangi çeşit ve ölçülerdeki ceza yaptırımlarıyla karşılanmaları gerektiği, hangi hâl ve hareketlerin ağırlaştırıcı ya da hafifletici öge olarak kabul edileceği gibi konularda takdir yetkisinin bulunduğu açıktır.
Diğer taraftan, ceza hukukunun, kişi hak ve hürriyetleri üzerinde en fazla etkisi olan bir hukuk disiplini olduğunda tereddüt bulunmamaktadır. Bu bağlamda ceza mahkemelerinin kişi hak ve özgürlüklerine en etkili müdahalelere yol açan kararlar verdikleri bilinmektedir.