Bize Ulaşın

Faktoring Şirketine Kambiyo Senetlerinin DEVRİ ve DEF' ilerin İleri Sürülmesi

  1. Ana Sayfa
  2. Yayınlarımız
  3. Faktoring Şirketine Kambiyo Senetlerinin DEVRİ ve DEF' ilerin İleri Sürülmesi
Faktoring Şirketine Kambiyo Senetlerinin DEVRİ ve DEF' ilerin İleri Sürülmesi

FAKTORİNG ŞİRKETİNE KAMBİYO SENETLERİNİN DEVRİ ve DEF’ İLERİN İLERİ SÜRÜLMESİ

 

  1. Genel Olarak

          Faktoring sözleşmesinde alacakların toptan devri söz konusudur. Bu bakımdan bir alacak faktoring şirketine devredildikten sonra, müşteri, faktoring şirketine alacak senedi ile elinde bulunan ispatla ilgili diğer belgeleri teslim etmek ve alacağını ileri sürebilmesi için gerekli bilgileri vermekle yükümlüdür.

          Borçlunun müşteriye mal veya hizmet satımından doğmuş borcunun ifası için vermiş olduğu senetler ile müşterinin faktoring sözleşmesine istinaden faktoring şirketine vermiş olduğu senetlerin esas olarak ifa uğruna verilmiş olduğu kabul edilir[1].

          Faktoring sözleşmesine konu edilmiş alacakları için borçludan ayrıca kambiyo senedi de alınmış olabilir. Bu durumda hem alacak hem de kambiyo senetleri[2] faktoring sözleşmesi kapsamında faktoring şirketine devredilmektedir. Bu durumda faktoring şirketi alacağı,  ister kambiyo senedine dayanarak takip edebileceği gibi isterse alacağın devri hükümleri kapsamında takip edebilir. Faktoring şirketi alacağı kambiyo senedi ile takip ederse kambiyo hukukuna ilişkin defiler ileri sürülecektir. Diğer yandan müşteri tarafından verilen kıymetli evrakın zamanaşımına uğraması, düzenleme yeri veya düzenleme tarihi gibi zorunlu unsurları içermemesi, kıymetli evrakın zayi ve iptali durumlarında kambiyo senetlerine mahsus takip yoluna başvurulamayacağından alacağın devri hükümlerine göre takip başlatılacak Borçlar Hukuku’ na ilişkin hükümler ve def’iler gündeme gelecektir.

 

  1. Kambiyo Senetlerine İlişkin Def’iler

 

          Kambiyo senetlerine ilişkin def’ ileri doktrinde çeşitli ayrımlara tabi tutularak incelenmiştir. Kıymetli evrak hukukundaki def’ iler, etkisi ve tarafları bakımında; mutlak def’i, nisbi def’ i, özellikleri açısından ise; senet metninden anlaşılan def’ iler, senetteki bir taahhüdün geçersizliğine ilişkin def’iler ve şahsi def’ iler olarak gruplandırılmaktadırlar[3].

          Mutlak def’i borçlu tarafından herkese karşı ileri sürülebilen def’ iler iken nisbi def’i ise belirli bir borçlu tarafından belirli bir senet alacaklısına karşı ileri sürülebilen def’ilerdir[4].Senet metninden anlaşılan def’iler, ön veya arka yüzünde ya da alonj üzerinde bulunması gereken kaydın bulunmaması veya bulunmaması gereken bir kaydın bulunması, ciro zincirinin kopuk olması, zamanaşımı[5]şeklinde sıralanabilir. Bu tarz def’iler senet metninden anlaşılabildiği (mutlak def’i ) için herkese karşı ileri sürülebilir.

          Senetteki bir taahhüdün geçersizliği ile alakalı def’iler senedi tamamen geçersiz kılmayacak olup, geçersizliği senetle taahhüt altına giren bir veya birkaç kişi için geçersizlik doğuracaktır[6]. Dolaysıyla imzaların istiklali ilkesi gereğince söz konusu def’iler kural olarak nisbi etkiye sahiptirler.

          Kişisel def’ ler ise; belli bir borçlu ile belli bir alacaklı arasındaki hukuki ilişkiden muvazaa, irade bozuklukları, gabin, zapt, ayıp, sözleşmenin ifa edilmediği[7] şeklinde doğan def’ilerdir. Söz konusu def’ iler nisbi etkiye sahiptir. Ancak hamil kambiyo senedini iktisap ederken kötüniyetli ve borçlu zararına bilerek hareket etmişse artık kişisel def’iler hamile karşı da ileri sürülebilecektir.          Faktoring sözleşmesi bakımından uygulaması en çok olan durum; faktoring şirketinin bilerek borçlu zararına hareket etmesi durumudur[8]. Faktoring şirketinin borçlu zararına kasten hareket ederek senedi devraldığı durumlarda temel ilişkiden kaynaklanan def’iler faktoring şirketine karşı da ileri sürülebilecektir.

          6361 Sayılı Kanun m.9, f. 2’ ye göre; faktoring şirketi Kurulca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde kambiyo senetlerine dayalı olsa bile, bir mal veya hizmet satışından doğmuş fatura ile tevsik edilemeyen alacaklar ile Kurulca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde tevsik edilemeyen mal veya hizmet satışına bağlı doğacak alacakları devir alamaz veya tahsilini üstlenemez. Aynı faturaya dayalı birden çok faktoring şirketine yapılan kısmi temliklerin toplam tutarı fatura tutarını aşamaz.

          Söz konusu hükümden de anlaşılacağı üzere faktoring şirketine devredilen kambiyo senedi, müşteri ile borçlu arasındaki bir mal veya hizmet satışından doğmamış veya fatura ile belgelendirilemiyorsa, borçlunun faktoring şirketine herhangi bir ödeme yükümlülüğü bulunmamaktadır. Ancak kambiyo senedi, müşteri tarafından devredilen alacaktan bağımsız olarak verilmiş ise, yani faktoring sözleşmesi dolayısıyla doğmuş borcunun ifa veya teminatı olarak verilmişse borçlu 6361 Sayılı Kanun m.9, f. 2’deki savunma hakkından yararlanamayacaktır.

          Yargıtay’ ın yerleşik uygulamasına göre bir kambiyo senedinin ciro yoluyla faktoring şirketine devri hâlinde, kambiyo senedinden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def'ileri faktoring şirketine karşı ileri sürebilecektir[9]. Diğer bir ifade ile borçlu, müşteri ile arasındaki temel ilişkiden kaynaklanan ayıp, sözleşmenin ifa edilmediği, muvazaa gibi savunmaları faktoring şirketine karşı ileri sürebilecektir[10].

          Ayrıca faktoring şirketi, bilerek borçlu zararına olarak senedi devraldığı durumlarda artık 6361 Sayılı Kanun m. 9, f. 3’teki korumadan da yararlanamayacaktır. Bu durumda faktoring şirketinin borçlu zararına hareket ettiğini[11], borçlu tanık dâhil her türlü yasal delil ile ispatlayabilecektir[12].

 

 

[1]“ Hemen belirtilmelidir ki, yukarıda açıklanan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK).nın 133. maddesinde de açıkça ifade edildiği üzere, mevcut bir borç için salt poliçe taahhüdünde bulunmak veya yeni bir alacak senedi düzenlemek tek başına yenileme anlamına gelmez. Yenilemenin varlığını kabul için bu konuda yenileme sözleşmesi yapılmış olmalıdır. Bu sözleşmenin varlığını ispat yükü ise bunu iddia edene aittir. (Hukuk Genel Kurulu'nun 23.03.2005 tarih ve 2005/12-188 E, 2005/204 K.) ” Yargıtay 12. HD. 28.05.2015 tarih ve 2015/3996 E. 2015/14700 K. sayılı kararı (www.sinerjimevzuat.com.tr) ( Erişim Tarihi: 06.06.2017 ) ; UZUN KAZMACI, Özge, Faktoring Sözleşmesi, 2014 s. 162.

[2]“Kıymetli evrak devir şekli bakımından emre, nama ve hamiline yazılı kıymetli evrak olarak sınıflandırılmaktadır. Emre yazılı kıymetli evrakın devri ciro ve senet zilyetliğinin devriyle (TTK 831/1,2, 681), nama yazılı kıymetli evrak senet zilyetliğinin devri ve devir beyanıyla devredilir (TTK 647/1,2). Hamiline yazılı kıymetli evrakın devri için tarafların anlaşmasına dayalı olarak senet zilyetliğinin devri gerekli ve yeterlidir (TTK 647/1). ”

[3]BAHTİYAR, Mehmet, Kıymetli Evrak Hukuku, 2012, s. 25-30. POROY, Reha / TEKİNALP, Ünal, Kıymetli Evrak Hukukunun Esasları, Çek Kanunu Yorumu ile, 2013, s. 90 vd. PULAŞLI, Hasan, Kıymetli Evrak Hukukunun Esasları, Ankara 2013, s. 61-69.

[4]BAHTİYAR s. 27.

[5]BAHTİYAR s. 27.

[6]UZUN KAZMACI s. 164.

[7]BAHTİYAR s. 28-29.

[8]UZUN KAZMACI s.165.

[9] PULAŞLI, Hasan, Kıymetli Evrak Hukukunun Esasları, 2019, s.191 vd.

[10] Yargıtay 19. HD. 2015/1159 E., 2015/12752 K. sayılı kararı: ” .. faktoring şirketlerine ciro yoluyla devredilen çeklerde keşideci davacı (borçlu), lehtar .... (önceki alacaklı), faktoring şirketleri ise lehtardan çekleri ciro yoluyla temlik alan son hamil durumunda olup, faktoring işleminin taraflarındandır. Hal böyle olunca somut olayda 6361 sayılı yasanın 9/3 maddesi hükmünün uygulama yeri bulunmamaktadır. Başka bir anlatımla olayımızda anılan kanunun 9/2 maddesi hükmünün ve dolayısıyla 6098 sayılı TBK nın 188/1 maddesi hükmünün uygulanması gerekmektedir. Buna göre borçlu önceki alacaklısına karşı aralarındaki temel hukuki ilişkiden kaynaklanan şahsi defileri alacağı önceki alacaklıdan faktoring sözleşmesi çerçevesinde temlik alan faktoring şirketlerine karşı da ileri sürebilecektir.”, Benzer yönde Yargıtay 15. HD. 2014/2532 E., 2015/1152 K. sayılı kararı, ( Kararlar için Bkz. PULAŞLI, s. 190-191.)

[11]Yargıtay tarafından hamil ile ciranta arasında yakın bir akrabalık ya da iş ilişkisi olması, bilerek borçlu zararına harekete karine kabul edilir.” UZUN KAZMACI, s. 175.

[12]Dava ve birleşen dava, menfi tespit istemine ilişkin olup, Somut olaya gelindiğinde; davacı, arasında sözleşme ilişkisi bulunmayan senetleri ciro yoluyla alan davalılar yönünden bonoyu iktisap ederken kendisi zararına hareket ettiklerini ispat etmek durumunda olup bunu ispatladığı takdirde bedelsizliği bu davalılara karşı da ileri sürebilecektir. Bu davalılar ile arasında sözleşme ilişkisi bulunmadığından senetle ispat zorunluluğu olmaksızın tanık dahil her türlü delille, bonoyu iktisap ederken kendisi zararına hareket ettikleri olgusunu ispatlama hakkına sahiptir. Davacı da tanık deliline dayanmış olup bu konuda tanık dinlenmeksizin eksik inceleme ile karar verilmesi yukarıda açıklanan HMK hükümlerine aykırı olduğundan kararın bozulması gerekmiştir.” Yargıtay 15. HD. 17.11.2015 tarih 2015/1631 E. 2015/ 5810 K. sayılı kararı (www.sinerjimevzuat.com.tr ) ( Erişim Tarihi: 06.06.2017 )