Bize Ulaşın

Hakaret Suçu

  1. Ana Sayfa
  2. Yayınlarımız
  3. Hakaret Suçu
Hakaret Suçu

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun ikinci kitabında “Kişilere Karşı Suçlar”a dair ikinci kısmın sekizinci bölümünde Şerefe Karşı Suçlar başlığı altında, 125 ve devamı maddelerde hakaret suçu düzenlenmiştir. Suçun konusu kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu kavramlar aynı zamanda, suçla korunmak istenen hukuki değeri de ifade eder[1]. Hakaret suçunda temel ceza, hapis ve adli para cezası olmak üzere, seçimlik ceza olarak öngörülmüştür. Bu sebeple temel ceza hapis cezası olarak öngörülmüşse bu ceza artık adli para cezasına çevrilemez.  Hakaret suçunun basit şekilde işlenmesi halinde verilecek hapis cezanın alt sınırı üç ay ve üst sınırı iki yıldır.

 

FAİL

Kanunda somut bir fiil yada olgu isnat eden veya bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişiden söz edilerek failinin herkes olabileceği kabul edilmiştir. Herhangi bir gerçek kişi, suçun faili olabilir. Ancak, tüzel kişilerin suç faili sayılmaları söz konusu değildir.

Akıl hastalığı, yaş küçüklüğü geçici bir nedenin varlığı nedeniyle davranışlarını yönlendirme yeteneği olmayan kişiler hakaret suçunun faili olsalar bile cezalandırılmaları olanaklı değildir. Diplomatik dokunulmazlıktan, yasama dokunulmazlığından yararlanan kişiler de bu suçun faili olabilirler ancak bağışıklıkları nedeniyle yargılanamazlar[2].

 

            MAĞDUR                                                                                                                

Hakaret suçu yalnızca yaşayan kişilere karşı işlenebilir. Ölüler bu suçun mağduru olamaz. Zira ölüler hukuken ‘’kişi’’ sayılmazlar. Ancak ölü hakkında söylenen kötü sözler ve davranışlar, ölünün yakınlarının saygınlığına saldırı niteliğinde olabilmektedir. TCK madde 130/f.1’de “Bir kimsenin öldükten sonra hatırasına en az üç kişiyle ihtilat ederek hakaret eden kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır. Ceza, hakaretin alenen işlenmesi halinde, altıda bir oranında artırılır.” denmektedir.

Öte yandan, hakaret suçunun mağduru herhangi bir kişi olabilir. Herhangi bir şahıs kendisine saygı çerçevesi kapsamında davranılması hakkına sahiptir, çünkü hukuk düzeni herkesin birey olarak kişilik haklarını ve saygınlığını korumaktadır. Bireyin kendisine olan saygınlığını yitirmiş olması, kendisini değersiz görmesi halinde de bu kişiye yönelik hakaretler suç teşkil etmekte fakat mağdurun şikayetçi olmaması halinde soruşturma ve kovuşturma yapılamaz[3].

Bir kimsenin öldükten sonra hatırasına hakaret edilmesi durumunda ise TCK’nın 125’inci maddesi değil, Türk Ceza Kanunu’nun 130. Maddesinde düzenlenen ‘’Kişinin Hatırasına Hakaret’’ suçu oluşmaktadır.

 

FİİL

Birçok durumda hakaret fiili mağdurun yüzüne karşı ve huzurunda, herhangi bir aracı kişi olmadan işlenir. Bu durumlarda mağdur saygınlığının hedef alındığını bizzat görmüş, işitmiş ve o anda fark etmiş olacaktır. Suçun oluşabilmesi için seçimlik hareketlerin bir kimsenin onur ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte olması gerekir. Hakaret suçunun oluşabilmesi için seçimlik hareketlerin kişiyi küçük düşürmeye yönelik olarak yapılması gerekir.

Huzurda hakaret, mağdurun yüzüne karşı hakaret olarak tanımlanmaktadır. Kanun maddesinde açık olarak huzurda hakaret ibaresi kullanılmamış olmasına karşın, 1. fıkra 2. cümlede geçen gıyapta hakaret kelimesi, 1. cümlenin huzurda hakaret için geçerli olduğu sonucuna ulaştırmaktadır. Suçun huzurda işlenmiş olması için; failin hakaretini herhangi bir aracıya gerek olmaksızın mağdur tarafından duyulması gerekmektedir. Ancak bu mağdur ve failin yüz yüze gelmeleri anlamına gelmemektedir. Burada önemli olan husus, failin hakaretinin mağdura araçsız olarak ulaşabilme hususudur. Bedensel bir engeli nedeniyle hakaret içeren sözleri duyamayan veya hakaret oluşturan davranışı göremeyen kimseye yönelik hakaret de yoklukta değil huzurda işlenmiş sayılmalıdır[4].

 

Gıyapta hakaret ise, TCK 125. madde 1. fıkranın 2. cümlesinde düzenlenmiştir. Gıyapta hakaretten söz edebilmek için; 3 kişiyle tanık olunması şartı konulmuştur. Kişiye hazır bulunmadığı bir ortamda veya doğrudan öğrenemeyeceği bir şekilde hakaret edilmesi halinde gıyapta hakaret söz konusudur. Bu suça tanık olacak kimseleri failin tanıması şartı aranmamaktadır.

 

İNTERNET ORTAMINDA EDİLEN HAKARET

İnternet yoluyla yapılan hakaretler de mağduru doğruca hedef almışsa örneğin bir elektronik mektup (e-posta) ya da internet bağlantısı üzerinden sağlanan bir telefon konuşması (örneğin messenger, skype) sırasında mağdura hakaret edilmişse huzuda hakaret; mağdura hakaret içeren bir elektronik postanın üçten fazla kişiye ayrı ayrı ya da yönlendirme (forward) biçiminde gönderilmesi halinde ise gıyapta hakaret söz konusu olacaktır[5].

 

İÇTİMA

Hakaret suçunda zincirleme suç hükümlerinin uygulanması olanaklıdır. Hakaret suçu aynı kişiye karşı değişik zamanlarda işlenebileceği gibi, birden fazla kişiye ya da bir topluluğa yönelik hakaretlerde de zincirleme suç hükümleri uygulanabilir. Bu durumlarda faile hakaret suçundan dolayı bir kez ceza verilecek ancak bu ceza artırılacaktır[6].

 

SUÇUN NİTELİKLİ HALLERİ

5237 sayılı kanunda kamu görevlisine hakaret suçun nitelikli hali olarak düzenlenmekte olup, fakat kamu görevlileri arasında herhangi bir ayrım yapılmamaktadır.

Herhangi bir kişi hakaret suçunun mağduru olabilir, ancak kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmiş olması suçun cezasını ağırlatıcı bir nedendir. Bunun için hakaret suçunun kamu görevlisine yöneltilmesi yeterli olmayıp, kamu görevlisinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle işlenmiş olmasıdır[7]. Hakaret fiilinin mutlaka kamu görevlisinin görevi sırasında işlenmiş olması gerekmez, önemli olan görevini yaptığı için işlenmiş olmasıdır. Yani buradaki eylem görevden sebeple doğmalıdır. Öte yandan, suçun din özgürlüğünün kullanılması dolayısıyla işlenmesi, suçun, mensup olunan dinin kutsal değerlerden dolayı işlenmesi Suçun alenen işlenmesi eylemleri de hakaret suçunun nitelikli hallerini oluşturmaktadır.

Suçun Karşılıklı Olarak İşlenmesi ise TCK m. 129/f.3’te “Hakaret suçunun karşılıklı olarak işlenmesi halinde, olayın mahiyetine göre, taraflardan her ikisi veya biri hakkında verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.”

 

[1] ARISOY, Mine: TBB Dergisi Hakaret, 2007, s. 154.

[2] AYDIN, Devrim: Nur Centel’ e Armağan Türk Ceza Kanunu’nda Hakaret Suçu, s. 882.

[3] AYDIN: s. 883.

[4] ÖZER, Ömer: Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku Anabilim Dalı Hakaret Suçu, Konya, 2009, s.35-36.

[5] AYDIN: s.895.

[6] AYDIN: s.895-896 oradan da dn.97’den naklen.

[7] AYDIN: s.906 oradan da 103’ten naklen.