Bize Ulaşın

Resmi Evrakta Sahtecilik Suçunun Değerlendirilmesi

  1. Ana Sayfa
  2. Yayınlarımız
  3. Resmi Evrakta Sahtecilik Suçunun Değerlendirilmesi
Resmi Evrakta Sahtecilik Suçunun Değerlendirilmesi

Suçun maddi konusunu oluşturan belgeler, toplum içerisinde her an kurulmakta olan hukuki ilişkilerin yürümesini sağlayan ve delil niteliği olan evraklardır. Bir hukuki ilişkinin kuruluşu, sona erdirilişi ve hak ve borçların tanzim ve ispatında önemli bir araç olan belgenin gerçekliğine toplumda güven duyulması zorunludur. Belgenin gerçekliğine ilişkin toplumda oluşan söz konusu güvene “kamu güveni” de denilmektedir. Bunun yanısıra, belgede sahtecilik sonucunda, ilgili belgeye bağlı çeşitli hukuki ilişkilerin kuruluşu veya kanıtlanmasıyla ilgili hukuksal sorunlar çıkarak, belgeye bağlı hakları olanlar zarar görebilecek ya da zarar tehlikesine maruz kalacaktır[1].

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu(TCK)’nın 204. maddesi uyarınca “Bir resmi belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir resmi belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren veya sahte resmi belgeyi kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Aynı Kanun’un 2. Fıkrası ise görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu resmi bir belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren, gerçeğe aykırı olarak belge düzenleyen veya sahte resmi belgeyi kullanan kamu görevlisi üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır, hükmünü haizdir.

Maddenin 1. fıkrasında düzenlenen suçun faili herkes olabilmektedir. Göreviyle bağlantılı olmaksızın resmi belgede sahtecilik suçunu işleyen kamu görevlisi 1. fıkra kapsamında cezalandırılacaktır. Bu fıkra kapsamında açılacak ceza davalarında yetkili ve görevli mahkeme suçun işlendiği yerdeki Asliye Ceza Mahkemeleridir. Ayrıca, eğer kişi sivil değil de, kamu görevlisi ise görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu resmi bir belge olmalıdır. Bu fıkra kapsamında açılacak davalarda ise görevli mahkeme Ağır Ceza Mahkemeleridir.

 

TCK md.212 içtima kuralını düzenlemektedir. Buna göre, sahte resmi belgenin bir başka suçun işlenmesi sırasında kullanılması halinde, hem sahtecilik hem de ilgili suçtan ayrı ayrı cezaya hükmolunacaktır.

Öte yandan hangi belgenin resmi evrakta olacağı husus ise TCK madde 210’da açıklanmaktadır. Türk Ceza Kanunu 210/1. maddesine göre;

  • Emre veya hamiline yazılı kambiyo senetleri, b. Emtiayı temsil eden belgeler
  • Hisse senetleri
  • Tahvil
  • Vasiyetname

Söz konusu belgelerin resmi belgeye benzetilmesi yalnızca ceza yönünden değil tüm yönleri itibariyledir. Bunun sonucu olarak da bu belgeler üzerindeki sahteciliğin cezalandırılabilmesi için sahte olarak düzenlenen belgenin ayrıca kullanılmış olması da aranmaz. Bu çerçevede Türk Ceza Kanunu’nun 201/1. maddesinde sayılan belgeler üzerinde işlenen sahtecilik kamu görevlisi olmayan kişinin resmi belgede sahteciliği olarak da cezalandırılır[2].

204/1 fıkradaki suçun dava zamanaşımı süresi 66/1-e bendi uyarınca sekiz yıldır. 204/2. fıkrasındaki suçun dava zamanaşımı süresi ise 66/1-d bendi gereğince on beş yıldır. Ancak 66/3. fıkra hükmü uyarınca dava zamanaşımı süresinin belirlenmesinde suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli halleri de göz önünde bulundurulacağından 204/3 fıkra hükmü ile birlikte 204/1. fıkranın uygulanması halinde dava zamanaşımı süresinin 66/1-d bendi uyarınca on beş yıl olduğu gözetilmelidir[3].

Öte yandan eğer belgenin sunulduğu makam sahte olduğunu ilk bakışta anlamamış olsa bile bu husus normal kontroller sırasında fark edilirse, belgenin aldatma yeteneğinin bulunmadığı kabul edilmelidir. Yargıtay'’ın yerleşik içtihatları da bu yöndedir[4].

 

 

 

[1] GÖKCAN/Tahsin Hasan: Ankara Baro Dergisi Resmi Belgede Sahtecilik Suçu, 2009, s. 94.

[2] TURHAN/ Çağda Nur: Resmi Belgede Sahtecilik Mart 2016, s.28

[3] TURHAN: s.122 oradan da 438’den naklen.

[4] Yargıtay 11. CD. 2010/5-195 E. 2010/244 K. sayılı kararı: “Karpuzlu ilçesi Tapu Sicil Müdürlüğünde veri hazırlama ve kontrol işletmeni olarak görev yapan sanığın, A. A. adına kayıtlı taşınmazlara ilişkin intikal işlemlerini yapmak için ilgilinin mirasçıları adına işlemleri takip eden M.K. ‘dan çeşitli masraflar adı altında 850 milyon lirayı alıp gerçekte tapu kayıtlarında intikale yönelik hiçbir işlem yapmadığı halde Tapu Sicil Müdürlüğü’nün başka bir işlemi ihtiva eden 04.08.2003 tarih ve 357 yevmiye numarasını vermek sureti ile intikal işlemlerini yapmış gibi gösteren toplam 17 adet tapu senedini “siciline uygundur” şerhi ile imzalayıp A.A ‘nın mirasçılarına verdiği mirasçılardan H.K ‘nın doğrudan gelir desteği almak için anılan belgeleri Tarım Müdürlüğü’ne ibraz ettiği; ancak bu kurumda Tarım Bakanlığı’nca oluşturulan çitçi kayıt sistemi nedeniyle suça konu tapu senetlerinin gerçeği yansıtmadığının hemen tespit edilip olayın ihbar edildiği anlaşılmış, mahkemece de oluşu bu şekilde kabul edilen olayda; tapu kütüğünün aslında sahtecilik yapılmamış olması, tapu sicilinin aleni bulunması, müracaat durumunda gerçek kayıtlara her zaman ulaşılabilmesi nedeniyle suça konu tapu senetlerinin aldatma yeteneğinin mevcut olmadığı nazara alınarak, sanığın resmi evrakta sahtecilik suçundan beraati yerine, yazılı gerekçelerle mahkumiyetine karar verilmesi